sevgili müşteri;
bak konuyu şöyle ele alalım: sen de insansın biz de.
senin de ailen, eşin, sevgilin var bizlerin de.
marka tarafında çalıştığın için yılda bir kez yaptığın toplantının brief'ini yazmaktan başka görevlerin var elbette.
ama biz hizmet sektöründeyiz. biz senede bir değil, haftada 10 sunum hazırlıyoruz.
bir de kafamızın içinde yaşattığımız dünyayı da sizinle paylaşmak için binbir taklalar atıyoruz.
uykusuz kalan ekip, hayat sorgulayan kreatif, anksiyete atakları derken sunum günü buluşuyoruz.
buluşuyoruz da biz heyecandan sesimiz titrerken siz neden telefonunuzla uğraşıyorsunuz?
neden gözlerimizin içine bakıp yarattığımız dünyayı anlamaya çalışmıyorsunuz?
ne oluyor yani 30 dakika telefona bakmasanız?
ailenizden insanları dinlemeyi bu şekilde mi öğreniyorsunuz?
eventsözlük olarak bir akım başlatalım.
bu ayıbı öyle bir yayalım ki;
bu ayıbı öyle bir çoğaltalım ki;
insanlar bunu yapmaya utansın.
emekçi, gecesi gündüzüne karışmış insanlar fikirlerini anlatırken gözlerinin içine bakarak dinlemek saygıdandır.
sarko'da fedon misali bir milf-hunter tarz söz konusu. çalıştığı çoğu firmanın mature woman patronlarıyla bir hayli samimidir.
ortalıkta şeyini sallasan bir direktöre çarpıyorken bir de bu çıktı başımıza.
içeriği sağdan soldan alıp sunuma koymayı bilen operasyocu bile kreatif direktör olmuş, ya da teklifini almış.
la olm, yaratıcı yönetmenlik öyle bişe değil. reklam ajansındaki kreatif direktörü de alıp çalıştıramazsın o da değil.
bu meslekte kreatif direktör olacaksan, bas-kes folyoyu da bilecen, vinil çaktırın, o açığı kapayın demeyi de bilecen, müşterinin istediği görsel talebe de cevap verebilecen.
operasyoncuların neyi kreatif direktör oluyor anlamıyorum. kendinize gelin amg. tasarım dalına ait olan titreyi çekiştirmeyin. bırakın hak edenler alsın, etmeyenler zaten patır patır dökülüyor.
içeriği sağdan soldan alıp sunuma koymayı bilen operasyocu bile kreatif direktör olmuş, ya da teklifini almış.
la olm, yaratıcı yönetmenlik öyle bişe değil. reklam ajansındaki kreatif direktörü de alıp çalıştıramazsın o da değil.
bu meslekte kreatif direktör olacaksan, bas-kes folyoyu da bilecen, vinil çaktırın, o açığı kapayın demeyi de bilecen, müşterinin istediği görsel talebe de cevap verebilecen.
operasyoncuların neyi kreatif direktör oluyor anlamıyorum. kendinize gelin amg. tasarım dalına ait olan titreyi çekiştirmeyin. bırakın hak edenler alsın, etmeyenler zaten patır patır dökülüyor.
- bu renk bizim istediğimiz değil.
+ ama kurumsal renk kodunuz bu. direkt olarak bu baskıya girdi.
- evet ama bu rengi hiç beğenmedik.
+ anlıyorum, bunu kurumsal iletişim ile görüşmeniz gerekir. zira bu renk sizin kimli...
- anlıyorum, kendimi anlatamıyorum galiba. beğenmedik bu rengi.
+ ne yapmamı istersiniz?
- (renk gönderir) şöyleli bir kırmızı olsun mesela.
(etkinlik esnasında kurumsal iletişimci gelir)
- bu renk nerden çıktı !?
+ ayşe hanım dedi ki...
- (ayşe hanım lafa girer) yoo ben böyle bir şey demedim.
sonuç:
koştura koştura üretilen ürünler.
bedeli de ajansa kaçar.
ulan yazarken utandım, ne biçim bi sektör bu ya.
+ ama kurumsal renk kodunuz bu. direkt olarak bu baskıya girdi.
- evet ama bu rengi hiç beğenmedik.
+ anlıyorum, bunu kurumsal iletişim ile görüşmeniz gerekir. zira bu renk sizin kimli...
- anlıyorum, kendimi anlatamıyorum galiba. beğenmedik bu rengi.
+ ne yapmamı istersiniz?
- (renk gönderir) şöyleli bir kırmızı olsun mesela.
(etkinlik esnasında kurumsal iletişimci gelir)
- bu renk nerden çıktı !?
+ ayşe hanım dedi ki...
- (ayşe hanım lafa girer) yoo ben böyle bir şey demedim.
sonuç:
koştura koştura üretilen ürünler.
bedeli de ajansa kaçar.
ulan yazarken utandım, ne biçim bi sektör bu ya.
bakamadım canım. o maile de bakamadım. çünkü attıktan 1 saniye sonra arıyorsun, muhtemelen mailin ethernet kablosunda mutfağı geçmiş, köşeden aşağı iniyodur. bi sal da düştükten sonra cevap vermez isem ara.
yanlışlıkla yollanan her mail sonrası oluşturulan kriz ortamıdır.
beyin fırtınaları, çöpten maili silmeler, kendine geri mail atmalar gibi ütopik kafalar denenir ama nafile. o mail gitmiştir artık.
tek çözümü telefona sarılıp müşteriyi aramaktır. içerikte yazan yazıya göre istifa, tazminatsız kovulma veya şehir değiştirme gibi durumlar da gözden geçirilir.
beyin fırtınaları, çöpten maili silmeler, kendine geri mail atmalar gibi ütopik kafalar denenir ama nafile. o mail gitmiştir artık.
tek çözümü telefona sarılıp müşteriyi aramaktır. içerikte yazan yazıya göre istifa, tazminatsız kovulma veya şehir değiştirme gibi durumlar da gözden geçirilir.
bayi ve acente toplantıları: sonsuza kadar süren yöresel muhabbetler. etkinlik sonunda telefonlar alınır ve yerli yersiz her anınızda hal hatır sorulur.
iyi ve verimliliğini tartışamam ama defalarca kez yapılan sahne tasarımı ve dansçı fikirleri ile fark yaratamamış etkinliktir. ayrıca şu sitede etkinlik ve firma övmek için profil açıp kendi başlığı altına yazan sevgili arkadaşlar; itici geliyorsunuz yapmayın. anlaşılıyorsunuz.
bu sektöre girecek adamın hayatı, eşi, dostu olmaması lazım. yeni jenerasyon bunlarsız yapmak istemiyor haklı olarak. bizi de nasıl olduysa sektör yuttu, uyuttu. bu sebeple yeni çırak yetişmiyor (:
sektörümüzün olmazsa olmazıdır.
+: x bey merhaba, nasılsınız?
-: iyiyim, SEN nasılsın? (bu senden sonrası asla aynı olmaz)
+: iyiyim abi sağolasın. şöyle bir talebimiz olacak...
-: buyur KARDEŞİM
... ve telefon görüşmesi rakı sofrasında bitercesine devam eder.
+: x bey merhaba, nasılsınız?
-: iyiyim, SEN nasılsın? (bu senden sonrası asla aynı olmaz)
+: iyiyim abi sağolasın. şöyle bir talebimiz olacak...
-: buyur KARDEŞİM
... ve telefon görüşmesi rakı sofrasında bitercesine devam eder.
günlerce mesaiye kalmışsın. göz altları torbalar içerisinde. ofise gelip son bir sunum üzerinden geçiyorsun. müşteri büyük, iş önemli. lamı cimi yok almak istiyorsun.
saat geliyor, atlıyorsun arabaya. gidiyorsun büyük fiyakalı binaların danışmalarına, kimlikler veriliyor. buraya kadar sorun yok. ne zaman seni ofisin en ucra köşesindeki bir toplantı salonunda 10 kişi bekliyor, o ara ya idrar kesesi ya da bağırsaklar uyarılıyor.
toplantı başlıyor, sunum yapılmaya başlıyor. sunum bitiyor ve tüm baskı hızla artıyor. müşteri soruları bitmiyor. ardı arkası kesilmeyen talepler, revize isteklerine öyle bir hallederiz çekiyorsun ki, o an konsepti de, basılı materyalleri de amonyaklı görüyorsun.
gereksiz detaylara girildiği an leylek yürüyüşü ile wc'ye gitmek için "özür dilerim" cümlesi ile toplantı salonunu terk ediyorsun.
bitiyor mu? hayır. nerede bu lanet wc? çalışanlara acı çeken suratla birlikte soruyorsun, alık cevaplar alıyorsun, orası mıydı, burası mıydı derken wc gözünüze burj khalifa gibi görünüyor. ama o da ne? tam 40 dakikadır tuttuğunuz çiş bir anda uçup gidiyor. ıkınarak yapıyorsunuz ve rahatlıyorsunuz.
sizlere tavsiyem şudur: tavsiyem yok. bu sektörde normal giden bir şeyler var ise anlayın ki o işler ters gidiyodur.
saat geliyor, atlıyorsun arabaya. gidiyorsun büyük fiyakalı binaların danışmalarına, kimlikler veriliyor. buraya kadar sorun yok. ne zaman seni ofisin en ucra köşesindeki bir toplantı salonunda 10 kişi bekliyor, o ara ya idrar kesesi ya da bağırsaklar uyarılıyor.
toplantı başlıyor, sunum yapılmaya başlıyor. sunum bitiyor ve tüm baskı hızla artıyor. müşteri soruları bitmiyor. ardı arkası kesilmeyen talepler, revize isteklerine öyle bir hallederiz çekiyorsun ki, o an konsepti de, basılı materyalleri de amonyaklı görüyorsun.
gereksiz detaylara girildiği an leylek yürüyüşü ile wc'ye gitmek için "özür dilerim" cümlesi ile toplantı salonunu terk ediyorsun.
bitiyor mu? hayır. nerede bu lanet wc? çalışanlara acı çeken suratla birlikte soruyorsun, alık cevaplar alıyorsun, orası mıydı, burası mıydı derken wc gözünüze burj khalifa gibi görünüyor. ama o da ne? tam 40 dakikadır tuttuğunuz çiş bir anda uçup gidiyor. ıkınarak yapıyorsunuz ve rahatlıyorsunuz.
sizlere tavsiyem şudur: tavsiyem yok. bu sektörde normal giden bir şeyler var ise anlayın ki o işler ters gidiyodur.
yakın zamanda turkcell'in 1700 kişilik back to back işini gerçekleştirmişler. yaptıkları işlere, girdikleri konkurlara bakılırsa adından bir hayli söz ettirecek firma.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Maecenas sed porttitor urna. Praesent commodo urna non est pulvinar pharetra. Ut volutpat nisl turpis, eu vulputate leo vehicula eu. Sed quis pulvinar est. Duis at justo ligula. Vestibulum tincidunt magna non laoreet condimentum. Vestibulum vulputate feugiat magna a iaculis. Suspendisse tincidunt est ac massa fringilla, a ultricies dui placerat. Maecenas luctus tortor vel dui ultrices fermentum. Donec rutrum vel velit id feugiat. Nam consectetur volutpat imperdiet. Sed et dignissim enim. Ut ac neque et urna pellentesque fermentum. Curabitur quam elit, tincidunt venenatis accumsan sed, venenatis in turpis. In scelerisque sem id nibh egestas, eget porta purus lacinia. Nunc nec nisl leo.
açılış şovu denilince son zamanlarda hep adı geçen, defile işinden event işine evrilmiş semi-celeb kişi.
itici herifin teki. ne boka yaradığını yıllardır anlayamadığımız karakter
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Maecenas sed porttitor urna. Praesent commodo urna non est pulvinar pharetra. Ut volutpat nisl turpis, eu vulputate leo vehicula eu. Sed quis pulvinar est. Duis at justo ligula. Vestibulum tincidunt magna non laoreet condimentum. Vestibulum vulputate feugiat magna a iaculis. Suspendisse tincidunt est ac massa fringilla, a ultricies dui placerat. Maecenas luctus tortor vel dui ultrices fermentum. Donec rutrum vel velit id feugiat. Nam consectetur volutpat imperdiet. Sed et dignissim enim. Ut ac neque et urna pellentesque fermentum. Curabitur quam elit, tincidunt venenatis accumsan sed, venenatis in turpis. In scelerisque sem id nibh egestas, eget porta purus lacinia. Nunc nec nisl leo.
enine boyuna düşündüm ve karar verdim ki konu şöyle işliyor:
ilk toplantılarda çaya atılan bir madde ya da tokalaşırken omuza yapıştırılan bir RFID etiketi ile başlıyor.
daha sonra bizi çok seven müşteriler tarafından ofisin kapısına diğer düzenek kuruluyor.
"bugün de erken çıkar, eve giderim" diye düşündüğünüz ayın 30 gününden 1 gün, kapıdan çıktığınız andan itibaren dakika saymaya başlıyor.
ev mesafenize ulaşacağınız takribi dakika geçtikten sonra sistem devreye giriyor ve bir telefon ile acil olarak ofiste bırakıldığına emin olunan döküman isteniyor.
hayatınızda yaşayacağınız bu harika çaresizlik deneyimi ile evin kapısının önünde bir ileri bir geri giderek ne yapacağınızı şaşırıyor ve istanbul'un dağılmayan trafiğinde ofise gidip revizeler yapılıyor ve müşterilerin yüzü güldürülüyor.
ilk toplantılarda çaya atılan bir madde ya da tokalaşırken omuza yapıştırılan bir RFID etiketi ile başlıyor.
daha sonra bizi çok seven müşteriler tarafından ofisin kapısına diğer düzenek kuruluyor.
"bugün de erken çıkar, eve giderim" diye düşündüğünüz ayın 30 gününden 1 gün, kapıdan çıktığınız andan itibaren dakika saymaya başlıyor.
ev mesafenize ulaşacağınız takribi dakika geçtikten sonra sistem devreye giriyor ve bir telefon ile acil olarak ofiste bırakıldığına emin olunan döküman isteniyor.
hayatınızda yaşayacağınız bu harika çaresizlik deneyimi ile evin kapısının önünde bir ileri bir geri giderek ne yapacağınızı şaşırıyor ve istanbul'un dağılmayan trafiğinde ofise gidip revizeler yapılıyor ve müşterilerin yüzü güldürülüyor.
hükümetin tekelinde bulunan sözde ödül organizasyonu. dürüstlüğünü ve şeffaflığını kaybetmiştir.
dünyada etkinliğin adını değiştiren firmalardandır. yaptıkları mapping projeler, video içerikler ile beyin yakar, var olduğun yeri ve pozisyonu sorgulatır.
www.silasveta.com
www.silasveta.com
aynı eksikliği bizler de yaşıyoruz. bize bizzat contentçi bir arkadaş lazım.
(bkz:her şey çok güzel ama...)
acil durumlarda, müşterilere gönderilecek bazı hediye vs. gibi ürünlerde dilediğiniz ölçülerde kutu şablonu oluşturabileceğiniz site.
https://www.templatemaker.nl/
https://www.templatemaker.nl/
20 TL gibidir. ne çoktur, ne azdır. varlığıyla zengin olmazsın, yokluğuyla ölmezsin. kılıfına girmez, kılıfından çıkmaz. dünya dekor yaparsın, müşteri gelir "roll-up nerde?" diye sorar. öyle lanet bir şeydir. alüminyum profil tozu sök-tak dolayısıyla ciğerlerine dolar. en büyük sürprizlerin habercisidir. dünyanın bir ucuna gidersin, başka bir etkinliğin tasarımı çıkar ya da bir çekersin tüm tasarım içeride kalır. rüzgar eser, devirir, otele koyarsın yamulur. örümcek stand, x-banner ne yaptıysa yerini tutmamıştır. ne biçim bişey lan bu roll-up?